30 Nisan 2012 Pazartesi

83.damla




Ölümü beklemekten yoktur daha büyük bir sabır.





Necip Abdurrahmanoğlu


.

82.damla




Bende Bir Hal Var

Kaç gündür arayış içinde aklım,
Başından vurulmuş akrep gibiyim,
Çıldırmış içime sinen yalnızlık,
Güneşi vurulmuş bir kent gibiyim.

Umudum başını toprağa sokmuş,
Patlıyor içimde ağır bombalar,
Gezdiğim tüm yollar bu ara yokuş,
Boncuğu dağılmış tespih gibiyim.

Uğrayıp saçımdan öpmez mevsimler,
Baharın yüzüne hasret biriyim,
Ne kadar gülersem sonum hep hüsran,
En baştan defolu şarkı gibiyim...

30.04.012 Yalova
Necip Abdurrahmanoğlu







.

81.damla


Meğer harf inkılabı gibi cahilleştirirmiş insanı aşk...


Necip Abdurrahmanoğlu

29 Nisan 2012 Pazar

80.damla




HAYALLERİNİZDEN ASLA VAZGEÇMEYİN!

Bir at terbiyecisinin yedinci sınıfa giden oğluna okulunda bir kompozisyon ödevi verilir. Kompozisyonunun konusu,öğrencilerin gelecekte ne yapmak istedikleri üzerinedir Çocuk altı sayfalık bir kompozisyon yazar.Gelecekte bir at çiftliğine sahip olmak istediğini belirtir ve bunu bütün detaylarıyla anlatır.İki yüz dönümlük arazi üzerine kurulan çiftliğin çizdiği planında binalar ahırlar ve koşu yolları vardır.Hatta sekiz yüz metre karelik çiftlik evinin ayrıntılı çizimini dahi yapmıştır.Arzuladığı,yüreğinde hissettiği hayalinin anlatımını tüm detaylarıyla kağıda dökmüştür.Kompozisyonunu öğretmenine verir ve iki gün sonra geri alır.Kağıdın ortasında kocaman bir sıfır ve “BEni Gör!”notu yazılmıştır.
Neden sıfır aldığını öğretmenine sorar.Aldığı cevapsa,”Bu senin için gerçekçi bir hayal değil.Paranız yok.GEzginci bir aileden geliyorsun.At çiftliği kurman için çok paraya ihtiyacın var.Bunu başarman imkansız.”olur.Ardından da,”Eğer kendine daha gerçekçi hedefler belirleyip kompozisyonunu tekrar yazarsan,sana yeniden not veririm.”der.Çocuk evine döner ve üzerine düşünür.Babasına danışır.Babası,”Bu konudaki kararını kendin vermelisin.Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim.”der.Birkaç gün düşündükten sonra,kompozisyonunu değiştirmeden olduğu gibi öğretmenine tekrar geri verir.Öğretmenine,”Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin,ben de hayallerimi.”der.O yedinci sınıfa giden çocuk bugün iki yüz dönümlük arazi üzerine kurulmuş sekiz yüz metre karelik evinde oturuyor.Yazdığı kompozisyon ise şöminenin üzerinde çerçevelenmiş asılı duruyor.



-ALINTIDIR-

79.damla


Havin

Tahttan düşürülmüş bir kentin çocuğuydu Havin,
Hasankeyf gibi boynu bükük, gözü yaşlı
Ve ayakları üryandı;
Yanakları elma kızılı ve derin gamzeliydi,
Dudakları babasının elleri gibi çatlak,
Gözleri annesinin acısı kadar büyüktü.

Karasını bahtından almıştı örgülü, uzun saçları,
Ellerine kına yakılmıştı bileklerine kadar,
Alnına zift çalınmış beyaz güvercinler topluyordu bakışları,
Zülfikardan bir iz yoktu narin, gevrek dudaklarında,
Ana sütü gibi paktı Havin;
Bilmezdi nasıldır sıcaklığı bir başka elin.

Gözünü kan bürümüş bir avcının kurbanıydı o,
Çekmişti elini eteğini umut memleketinden,
Rüyasında bile bir Mem endamı görmemişken
Dudağına Zin Türküsü’nün tınısı yapışmıştı aniden.

Gözlerinin ferini mezar taşlarına bağlamıştı,
Şimdi bin yıl uzunluğundaydı bütün dalgınlıkları,
Her bir hayali küflenmişti avuç içi duldalarında,
Münzeviydi artık karakalem çalışması hayatında.

Geçmişinden kalma tozpembesi yoktu Havin’in,
Gün be gün çatlak alnına sızıyordu geri kalan günleri,
Gözyaşından okyanuslar biriktiriyordu Yusuf Kuyusu gamzelerine,
Ekşimtrak ölümü içmişti, hayatın tatlı şerbeti yerine.

Tamı tamına yirmi yaşındaydı Havin,
Yani ömrünün baharındaydı henüz,
Fakat mevsimlerinin boynunu vurmuştu cellatlar,
Müebbetle zincirlemişlerdi onu zemheri ayına.

Bir zalimin namlusuna ferman düşmüştü sevdiği,
Bu nedenle Havin mütemadiyen ağlıyordu,
Kırık mandallarla asıyordu bir uçuruma geleceğini,
Derd-i yar ile çoğalırken kanayan sol yanından
Gıdım gıdım eriyordu güneş görmeyen tarafından.

24.12.2010 Tbilisi
MaviAda Dergisi 21.sayı

Necip Abdurrahmanoğlu


78.damla



Vay Anam Vay!

Kaygı dolu gözlerle bakarken bir kuşağa 
Adım adım kararır bütün gündüzlerimiz.
Yalpalarken bir kuşak bir sola iki sağa 
Gecenin yanağını şaklatmaz seslerimiz. 

Paslanırken mehtapta gıcır gıcır muştular 
Neşeli görünerek çaktırmadan ağlarız. 
Irzına geçer iken gündüzün karanlıklar 
Ses çıkarmak yerine sessiz kabri oynarız. 

Yakışmış yüzümüze elem yüklü bakışlar, 
Durmadan kanıyoruz, dirilmekten uzağız; 
Faşistlik mayasıyla mumyalanmış akıllar, 
Normalleşmekten uzak her gün patlayan dağız. 

Yeni kuşak tüketmiş yüce İslam ruhunu, 
Herkes bir kılıç çekmiş, kimse kardeşlik demez! 
Eski nesilden kalan kin ve nefret tohumu, 
Sermayemiz çok büyük harca harca tükenmez!
2008 Tbilisi
Necip Abdurrahmanoğlu

28 Nisan 2012 Cumartesi

77.damla

Ruhumun Hengamesi

Ölümden korkmuyorum;
Altı üstü bir pusu,
Uykumu kaçıran şey
Dev ahiret sorgusu.

İnegöl/2010

Necip Abdurrahmanoğlu


27 Nisan 2012 Cuma

77.damla


Yoksun Diye

Sen yoksun diye yine battı güneş,
Battı güneş, soldu dünya üstüme;
Ceketini almış bir yolcu gibi 
Kapıları son kez örttü yüzüme.

27.04.011/Yalova

Necip Abdurrahmanoğlu

26 Nisan 2012 Perşembe

76.damla


Yaşamak

Ağır bombardımanlı bir gece sonrasında
Ölmemek güzeldir, yeniden yaşamak için,
Ben sana Müslüman dersem dinden çıkarım,
Yaşamak güzeldir, şerefli ölmek için...

Necip Abdurrahmanoğlu



75.damla



Aşk Cehennemi

Aşkın cehennemine düşerse 
El değmemiş bedenlerimiz,
 
Beyhude çırpınma;
 
Çıkamazsın!
 
Son bir kez gamzelerini aç
 
Ve Yusuf misali çek beni içine.
 
Ardından kor bir bakış at
 
Efkarı çıplak gözlerimin enginliğine
 
Ve merhaba de
 
Alemin görünmeyen
 
Aşk yanığı derinliklerine.
 

O sıra dünyadan,
 
Yıldızdan,
 
Yalan yüklü yakamozdan
 
Ve rahmet küpü yağmurdan
 
Düşlerini çek;
 
Ruhlarımız yek olup
 
Maveraya hicret edecek.

2007 Tbilisi
Necip Abdurrahmanoğlu




25 Nisan 2012 Çarşamba

74.damla


Hiçbir hamile ilk ıkınmada çocuğunu dünyaya getiremez.

Necip Abdurrahmanoğlu

73.damla





Sabah

Sesimiz serin geldi, tan vakti, kızıllığa,
Yüzünü açtı güneş, kavuştuk aydınlığa,
Geçmiş günü kefene sardı ak güvercinler,
İnlerine kaçtılar yarasalar ve cinler.

Yemliha esnemesi gelince birden bire
Sema ak sakalını cömertçe serdi yere,
Uyandı insanoğlu, gecelik ölümünden
Azad oldu kainat, matemi görünümden.

Emzirdi kabristanlar ölü bebeklerini,
Anneler sabır deyip sildi kirpiklerini.
Erguvani  bir tılsım sardı nefesimizi,
Zehirli dallar sardı kırlangıç nefsimizi...

Necip Abdurrahmanoğlu








24 Nisan 2012 Salı

72.damla


Bildim bileli Kürtçe gibiydi babamın elleri; ağır bir kaderin yükünü taşımaktan perme perişan, hor görülmüş, nasırlı...

23 Nisan 2012 Pazartesi

71.damla

Ne Garip


Garipçe bir dünyada
Bir gaip yaşıyoruz,
Cehennem çığlığına
Kurdele bağlıyoruz,
Cam kırığı üstünde 
Durmadan yürüyorken
Kendimize değil de
Ölüye ağlıyoruz...

NecipAbdurrahmanoğlu

70.damla


Kuklacı

Bu kunduz hayatı görmezden gelemezsin kuklacı!

Siyaha mağlup olmuşken her şey
Beyoğlu'nun şangırtısına,
Yosmalarına,
Ve cilveli ışıklarına aldanma yeter!
Bu hayatın acısı bol,
Tuzu olabildiğine eksik
Ve kanamalıyken vişne dudakların en gevreği
Vazgeç yalanlarının tumturaklılarından.

Uyan!
Uyan!
Uyan ve yan!

Hayat bir yosmanın
Kahkahası kadar itici
Ve çekiciyken
Bel altı çizgiler kadar
Bu kunduz hayatı görmezden gelemezsin kuklacı!

Zaman sessiz bir girdap,
Çığlıklar anadan üryan,
Gözler şehla,
Bakışlar kısık,
Ayaklar prangalı,
Dil jilet yemiş gibi suskun,
Gırtlak yutkunur,
Yutkunur,
Yutkunur...

Uyan kuklacı uyan!
Çakallık işlemiş ruhuna gecenin;
Teslim olmak istemez
Ay ışığına karanlık,
Gecede aldanırken
Oyunlarınla
Pembe düşlü kadınlar
Kim bilir hangi sokakta
Bir ceset morarmış, donar.

Rahmine saklanmış
Gecenin ay,
Ömrünün şamarını yemiş güneş
Ki tutup getiremezken kolundan
Bu kunduz hayatı görmezden gelemezsin kuklacı!

Emrediyorum kuklacı:
-konuş!

Şamarlamak mı gerek
Öldüresiye her günahı?
Yoksa hayata kürtaj mı uygulamalı?
 2007 Tbilisi

Necip Abdurrahmanoğlu

69.damla


Nigar Abla

Nigar abla dün pazara diye yola çıkmıştı,
Yanına üç-beş kuruş ve boş bir sepet almıştı.
Malum sakızını her zamanki gibi çiğniyordu,
Dünya bozulsa umurumda değil diyordu.
Bakır bilezikleri şakırdıyordu ince bileklerinde,
Baldır bacak dışarıdaydı yırtmaçlı eteğinde.
Mağrur mağrur yürüyordu başındaki topuzuyla,
Bulutlara çıkmıştı bir kırk beşlik boyuyla.
Kadın-erkek, çoluk-çocuk herkes ona bakıyordu,
Nigar abla aldırmaz! Nil gibi akıyordu.

Kocası işten geliyordu, onu görünce yanaştı:
- hanım ne yöne?
- pazara uğrayacaktım biraz, hem sana ne?
Bu sözden sonra bir şey söylemek gelmedi adamın içinden,
Başını eğebildiğince eğdi, utanmış olacaktı ki ahaliden.
Utancından yere batmıştı, dev cüssesi adamın,
Lakin çenesi durmak bilmiyordu, galiz lisanlı kadının.
Kadın zerre kadar bilmiyordu kocasının kıymetini,
Gel gör ki adam derisiyle kalmış, inşaatlarda eritmişti etini.
Adam düşündü: şu karıyı içeri alıp bir güzel döveyim mi? dedi,
Lakin dayak eşekler içindi insanlar dövülmezdi.

2010 İnegöl

Necip Abdurrahmanoğlu

68.damla


ÇARMIH

Bir dilin bohçasında saklanırken
En keskin acıyla kavrulmuş kelimeler,
Tatlı hayalleriyle serfiraz olurdu
Saray hülyalarıyla meşk olan cariyeler.
Ve İsa çırpınırken kurulu çarmıhtan
Bir güvercin misali göğe doğru,
Ancak giydirmek yakışırdı göğe
En korkunç karanlıkları!

O an moruk bir karıncanın
Kanadınca çarparken yorgun yürekler,
Uyuklardı en derin uykusunda
En korkunç iskeletler.

Susturulmuştu şairler
Ve öldürülmüştü
Zihinlerdeki en can alıcı kahraman,
Meydanları ele geçirmişti
Heveslisi kudurmanın
En vahşi köpekler.

Nihayetinde çınlarken
Acı çığlıklarla
Göğün yüzü kızarmamış derinlikleri,
Beyhudeydi ruh bulması
En içten duyguların en can yakıcı közleri.

Ve kalmışken saf ruhlu meleklere
Gökten yere lanetleri yağdırmak,
Faydasızdı soluğu kesilmiş bir gün batımına
Pişmanlıkla haykırmak.

Oysa yaşatmamalıydı
Hz. İsa’ya o lanet olası anı,
Ayaklandırmak gerekti
En ücra köşesiyle
Önceden cihanı.

2007 Tbilisi

Necip Abdurrahmanoğlu

67.damla


Geçmişimiz

Darağacında ipler hazırdı her dakika,
Yargısız infazlarla nicesi gitti Hakka.
Geçmişimiz karanlık, geçmişimiz bataklık,
Elimizden bir nesil kayıp gitti biz baktık.

Her şey güzel olacak, sandık kan aka aka,
Yediğimiz onca halt benzemedi bir boka!
Gençleri kağıt gibi buruşturduk ve yaktık,
Ardından pişman olup yaşlı gözlerle baktık.
2008 İnegöl

Necip Abdurrahmanoğlu

66.damla


Havar

...
...
...

Oy bıra!
Edison’un denemediği kadar denediler
Elektriği üzerimize,
Mal gibi,
Ampul gibi!
Candık,
Dayanamadık,
Feryat feryat yadık!
Yandık!
Yandık!

2011 Agmashenebeli

Necip Abdurrahmanoğlu

65.damla

Elimayağım aşk yarığı,
Daha fazla yarmayaramıyar,
Sar beni, kapanmaz yaralarım var...


Necip Abdurrahmanoğlu

64.damla




Zulüm tarlasına hapsedilmiş boynu bükük bir İstanbul Lalesi olmaktansa zulme karşı dimdik duran bir çöl kaktüsü olmayı her zaman yeğlerim.

Necip Abdurrahmanoğlu





63.damla


En büyük kaybımızdır kendimizi gerçekten tanımadan geçirdiğimiz zamanımız...

Necip Abdurrahmanoğlu

62.damla



                                                    Sultanlık 


                                                    kulluğum sultanlığımdır,
                                                    neme lazım
                                                    altından tahtlar
                                                    ve dahası;
                                                    para-pul
                                                    nam-şöhret
                                                    hepsi baş belası. 


                                         Necip Abdurrahmanoğlu

61.damla




5NoluKavuşma

zincirler söküldü,
kapılar açıldı,
annem önde,
devlet peşinde;
kırk derde
kırk darbe
vurmaya hazır
kırk gardiyan
kırk copla
hazır kıta
tek siperde.

karşı duvarda kodaman puntolarla: "TÜRKÇE KONUŞ ÇOK KONUŞ"

- ez Tırki nızanım.
- çık dışarı devlet düşmanı!
...paaattt...küütttttt....ve PAT pat....ve küt KÜT ve küütt...
biz insanlığımızı kırk sene böyle büyüttük.
not:

bu şiirimin faşistleri gıdıklayacağını biliyorum lakin neylersin,

ben masal yazmadım;
ben bir şairim,
ürkerler gölgemden
kül kedileri,
adıma çizdiğim
renksiz dünyamda
saklanır Kaf Dağı,
ötmez Ankalar...



Necip Abdurrahmanoğlu
ez Tırki nızanım: ben Türkçe bilmiyorum

22 Nisan 2012 Pazar

60.damla



Ey yalancı eğitimciler!!!!
Yıllardır yalanlarınızdan bıktık,
Kim ne derse desin,
Öğrenilmesi gerekenler öğrenilecek artık!

Necip Abdurrahmanoğlu

20 Nisan 2012 Cuma

59.damla

Yobazlığı kültür diye pazara çıkarmış yobazlar, kendilerine benzemeyenleri de aşağılamaktan geri durmazlar...


Necip Abdurrahmanoğlu

19 Nisan 2012 Perşembe

58.damla

Ah Kedicik

Ah kedicik gir içeri;
Mevsim kış,
Hava soğuk,
Bak kar yağıyor üzerine,lapa lapa
Ayakların buz kesilecek,
Üşüyeceksin...

Can kedicik gel içeri,
Fakat çok şey  bekleme;
Evim saray olmadığı gibi
Sofram da kral sofrası değil;
Yediğimi yer,
İçtiğimi içersin.

Kalorifer şömine vs. de bekleme;
Bulamazsın,
Fakat korkma,
Üşümezsin;
Duygularım kor gibidir,
Isıtır seni...

Ah kedicik gel gir içeri,
Yaşarsak beraber yaşar,
Ölürsek de beraber ölürüz.
Anlayacağın gel,
Korkma;
Cebi delinmemiş insanlığımın henüz...

Necip Abdurrahmanoğlu

57.damla



16 Nisan 2012 Pazartesi

56.damla


55.damla


54.damla


53.damla






              Saniyeler eksildikçe ömründen

              Saçlarına düşen kelebek gibi

              Kendini toprağa bağışlıyorsun,
              Anladım benim olmayacaksın,
              İnsaf et bari yüreğin benim olsun...

                   Necip Abdurrahmanoğlu

52.damla


51.damla

Bil ki, seni bildiğimi bildiğini bilmektir bildiğim en güzel şey. İşte budur beni rahatlatan.


Necip Abdurrahmanoğlu

...


Hayatımda hiç sevmediğim, kokusundan bile midemin bulandığı ve yapılışını dahi bilmediğim bezelyeyi bugün kendi ellerimle yaptım ve yedim.Çünkü dolap farklı bir seçenek sunmuyordu.

........öğrencilik bu olsa gerek.


...

yoruma kapalıdır...





14 Nisan 2012 Cumartesi

48.damla

Ayrılmak, limanı yıkmaktır oysa;
Gidersin, dönüşün imkansız olur.


Necip Abdurrahmanoğlu

47.damla

Şair, saçı çabuk ağaran fakat hiç büyümeyen bir çocuktur.


Necip Abdurrahmanoğlu

46.damla

Şiir, buldum diyenin bulamadıklarını bulmaktır.


Necip Abdurrahmanoğlu

45.damla

Namazı olmayan Müslüman dünya ahiret şeytanın sadık cariyesidir...içimden geldi, yazdım.nokta


44.damla


Sevgi Durağı

seven sevdiğini severse
bıkmadan sevebildiği kadar
sevilen de taş değil ya
gün gelir kalbi sızlar
ve o da sever sevenini
en az sevildiği kadar....

Necip Abdurrahmanoğlu

43.damla




Akif

Akif ki Necip'le gözümdeki en büyük şairdir,
Söylediği her söz hayadır, her cümle edebidir.
Haya ki o ölümsüz çınarın en büyük servetidir,
Haya bilmez insanın pis bir köpekten farkı nedir?



Necip Salacan