27 Mart 2021 Cumartesi


GÖÇMEN TEKNESİ

- Su, yorgun düştüğün yerde seni boğar,
Elinden kayıp gider ümidin ve her şeyin...-
İndi bir serseri balyoz göçüklerimin en orta noktasına,
Koptu balığın karnından insanlığa attığım hırçın olta.
Çepeçevre sardı kayadan kalpler bütün denizlerimi,
Arkamda memleket,
Önümde sonsuza akan kalın ve karanlık duvar...

Duraksama anıdır zihnimde Azrail'e demirlenen!
Bu deniz hangi mülteci yüreğe sundu ki merhamet?
Avuçlarımda ok ve kılıca rağmen çektiğim titrek bir sicim,
Sesimin uğultusuyla boğulmaya direnen yorgun bir denizciyim..

Ağzımda kum değil, jilet fırtınası cümleler,
Ciğerlerimden boğazıma kadar bir hortum,
Balık öldü, alabora oldu teknem,
Sonunda vurdu kıyıya cesedim,
Ellerim ve ayaklarım İsa misali açık...
Arkamda memleket ve kıvrımlı deniz!

Tersyüzüm, yüz üstü bırakılmış bir vaziyette,
Sınırlar kalktı, çağın buzdağları eridi,
Az ötemde cesedimi görmezden gelen halkın dava adamı(!)
Ve şen şakrak bir hikâye!
Üzerimizde çığlık çığlığa martı sesleri...

Ve nihayet!
Azgın sular eşliğinde son buldu hikâyemiz
İşte geldik,
gidiyoruz...

Necip Abdurrahmanoğlu
27.03.2021 / İnegöl/OSB 5. Cad.

11 Ocak 2017 Çarşamba

205.damla



"Olursa iyi olur"la "Olmazsa olmaz"ı birbirine karıştırdığımız için ömrümüzü mutsuz ve hayal kırıklığına düşmüş vaziyette geçiriyoruz.

Oysa mutluluğu bir bütün olarak midemize indirmek yerine lokma lokma yemeyi kabullenseydik bugün hepimiz cizlavit bir ayakkabıya kavuşan köylü bir çocuk kadar şendik.

Necip Abdurrahmanoğlu

204. damla

Yarın sabah kapıdan dışarı çıkar çıkmaz bir bomba patlatacağım!
Bomba dediğime bakmayın, bahsettiğim şey kahkaha... Ama aslına bakarsanız gerçekten de bomba... Böylesi bir dönemde kahkahaya meyledecek kadar sıra dışı olmak bomba değil de ne?
Hem siz de benim deliliğime eşlik edip birer bomba patlatın. Ardından da ülkenin tadını kaçıranlara inat dışarı çıkıp, soğuk havanın, kaygan yolların ve daha da önemlisi "ülkenin tadını" çıkarın. İnsanları ötekileştirmek ve hedef göstermek yerine onları sevme içgüdüsü ile yürüyün. Çok daha güçlü ve kararlı olduğunuzu göreceksiniz. Bu memleket hala güllük gülistanlık, güneş hala ağustos sıcaklığını üzerimizden çekmemiş diyeceksiniz. Ve göreceksiniz; bu memlekette iyilerin kötülerden çok daha kalabalık olduğunu göreceksiniz.
- Kavga mı? İlkokulda da yapıyorduk. Hatta en çok da lisede yaptık.
- İç çekişme ve kutuplaşma mı? Bu coğrafyada hiç bitmedi ki!
- Siyasi çalkantı mı? 80'lerde kralını gördük.
- Ekonomik kriz mi? İnşaatçı Abdurrahman'ın oğlu Necip zaten yokluk içinde doğmadı mı? Hem zaten doğarken ağlamadı mı insan?

Yahu biz nelerini gördük, nelerini yaşadık. Unut bütün bunları. Bugün delilik sırası. Bir besmele çek ve kendine gel! Hatta sabahla yetinme akşam da dışarı çık. Yanına eşini ve çocuklarını ve sevdiklerini de al. Parkta kar topu oyna, çekirdek çitlet, sinemaya git, tiyatro duvarlarında kahkahalarını çınlat, bulunduğun yerin en ünlü caddesinde elma şekeri yala, kumpir ye, gülücükler savur, eşini elinden tut, çocuklarınla çocuk ol, utanma sek sek oyna, ip atla, ama somurtma, karamsar olma, duadan vazgeçme.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

204.damla



Zaman o kadar eskimiş ki
Kendimi bir türlü yenileyemiyorum;
Yaşadıkça yıpranıyorum,
Kirleniyorum...

Necip Abdurrahmanoğlu

11 Temmuz 2015 Cumartesi

203.damla


Sana hiçbir zaman şiir yazmadım,
Sadece kelimelerime anlam yüklemeye çalıştım,
Çünkü biliyordum ki sen hiçbir ifadeye sığmazsın...

Necip Abdurrahmanoğlu


9 Temmuz 2015 Perşembe

202.damla


Edebinden başı "Vav" gibi önde dolaşması gereken bir millete "kabak çiçeği" gibi bir hayat dayatılmaya çalışılıyor. Hey hat! Kıyamet yaklaştırılıyor...

Necip Abdurrahmanoğlu

30 Haziran 2015 Salı

201.damla



Kirli arabalara bile tahammül edemeyip, camlarına "BENİ YIKA" diye yazan bir çocukluğumuz varken bu kadar kirli bir dünyaya nasıl sessiz kalabiliriz?

Necip Abdurrahmanoğlu

26 Mart 2015 Perşembe

200. damla


Doğalgazsız evin oyuncaksız çocuklarıydık;
Üstümüz ya tezek kokardı,
Ya da büsbütün duman...

Necip Abdurrahmanoğlu

199. damla



Yüreğin varsa toprağına sevgi ek, aşk yeşersin...

Necip Abdurrahmanoğlu

10 Mart 2015 Salı

198. damla

Gün olur sen olurum gönlüm sükunet bahçesi, 
Gün olur ben ölürüm gönlün bir çocuk bahçesi...

Necip Abdurrahmanoğlu
                                      

4 Mart 2015 Çarşamba

197.damla



Düşünüyorum, öyleyse insan değiliz!

Klasik felsefeye göre insan düşünen bir varlıktır. Bu tanımlamaya göre bakacak olursak zihinsel engelliler ve akıl hastaları insan değildir. Ya da normal olarak dünyaya gelen ve bir süre düşünme şansı bulan ve bir anda akli dengesini kaybeden varlıklar insanlık vasfını yitirerek farklı bir yaratık olurlar. Oysa insan, her şeyden önce canlı bir varlıktır. Çünkü hiçbir insan doğar doğmaz düşünme, düşündüğünü ifade etme; algılama, algıladığını izah etme yetisine sahip değildir. Öyle ki insan ancak belli bir evreden sonra düşünme yetisine sahip olmaya başlar. Dolayısıyla her şeyden önce o, cismani olarak ‘insan’ kavramını bir libas gibi üzerine giyinir ve daha sonra insanlık vasıflarına göre değerlendirilmeye tabi tutulur. Bu nedenle daha dünyaya gelmeden yüce yaratıcı tarafından bu kavramla şereflendirilen varlığa, bazı hakları daha anne karnındayken kendisine teslim edilir.


Klasik felsefe penceresinden baktığımız zaman ise birine insan diyebilmek ve haklarını teslim etmek için onun düşündüğünden emin olmak gerekir. Dolayısıyla anne karnındayken koca dayağından ya da farklı bir şiddete maruz kalma sonucunda hayatını kaybeden bir varlığın hesabının sorulması abesle iştigaldir. Çünkü o henüz düşünen bir varlık, yani insan değildir!


Ayrıca insanın düşünen bir varlık olduğunu söyleyebilmek için klasik felsefeyi referans göstermeye de gerek yoktur. Çünkü klasik felsefenin bu tanımlamayı yapmasıyla, insanın düşünen bir varlık olduğu gerçeği meşrulaşmamıştır.


Şurası su götürmez bir gerçek ki şayet insan olduğumuzu sandığımız biz, yani hepimiz, gerçekten insan olabilseydik Afrika’da akbabalar bir insan daha ölecek diye ellerini ovuşturmaz ve hayata tutunmak adına son umutlarını yitiren yavruların başında nöbet tutmazdı. Ya da biz gerçekten insan olabilseydik, dünyada onca katliam ve zulüm yaşanmazdı. Irak perişan bir sokak dilencisine benzemez, kadınlarına kızlarına tecavüz edilmezdi. Suriye ağır bombardımanlarla kıyametini erken yaşamazdı; en kestirmeden bakacak olursak bu ülkede 40 yıldır boş yere kardeş kanı akmaz, binlerce anne evladının hiç uğruna ölümüne şahit olmazdı. İnsan olamadığımıza dair yazacak çok şey var aslında…

Velhasılı kelam; “Düşünüyorum, öyleyse insan değiliz…”


Necip Abdurrahmanoğlu



18 Mart 2014 Salı

196.damla

Bülbüle Sesleniş

Her gün farklı bir diyarda
Farklı bir kadını mest edersin,
Hazana girmeden gel,
Bir kere de ecdadın için çıksın sesin!

Bilirsin, Beyoğlu umursamaz,
Ki yansa canan,

Yansa aziz İstanbul;
Tarabya zaten dudaklarını boyamakla meşgul...

Devran böyle olunca,
Sadakat ikimize kaldı,
Fatih'in feryadı ki
İstanbul surlarına dayandı!

Gel bülbül, teşrifini bekler
Boğazın sırtına perçinlenmiş erguvan,
Gel korkma,
Sadakatten dağılmaz saltanatın ve yuvan...

Bilirim,
Her ne kadar feryat et desem de
Senin ince ruhun şen;
Sana yok mu diyar,
Yok mu vatan,
Yok mu ateş kızılı gülşen...

Gel bülbül,
Sen de karanlıktan korkup kaçma!
Gel bülbül,
Yusuf kuyuya düşmüş,
Sen de keyfin için uğraşma!

Gel ey bülbül,
Gel seninle son bir hayal kuralım,
Güneş bize gelmezse biz ona uğrayalım...


Necip Abdurrahmanoğlu



























12 Mart 2014 Çarşamba

195.damla


Kabul edin ki
Hepimiz birer hırsızız,
Az kitap okuyarak

Sürekli kendimizden çalıyoruz...

Necip Abdurrahmanoğlu

11 Mart 2014 Salı

194.damla


Aşkın anahtarı demlikte olmalıydı ki
Çay içer misin diye sorunca kadın,
Seni seviyorum dedi adam.

Necip Abdurrahmanoğlu

193.damla


Çay içer misin diye sorunca seni daha çok seviyorum...

Necip Abdurrahmanoğlu

7 Mart 2014 Cuma

192.damla


Bir aşkta duygular gözleri nemlendiriyorsa,
O aşk demini çekmiştir;

Necip Abdurrahmanoğlu


191.damla


Sevmek göz teması ile ölmeye razı olmaktır

Necip Abdurrahmanoğlu

5 Mart 2014 Çarşamba

190.damla


Ayasofya gibisin yar,
Himayeme alsam da
Kalbine biletsiz giremiyorum..! 

Necip Abdurrahmanoğlu

21 Şubat 2014 Cuma

189.damla


Her anneye, çocuğunun yüreğine bir avuç şiir serpiştirmesini tavsiye ediyorum

Necip Abdurrahmanoğlu

188.damla


Çocukken yüreğimiz boyumuzdan büyüktü, biz büyüdükçe o küçüldü...

Necip Abdurrahmanoğlu

11 Kasım 2013 Pazartesi

188.damla


Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yerdir ölüm, yani buluşma noktamız...

Necip Abdurrahmanoğlu

7 Kasım 2013 Perşembe

187.damla


İnsan her çağda aynı insansa, hoş temennilerinizi kendinize saklayın,
Ki birgün hayal kırıklıklrınız ulu orta yerde boyunuzu aşarsa içinde boğulmayasınız...

Necip Abdurrahmanoğlu

3 Kasım 2013 Pazar

186.damla


İnsanın canı hamile kadın gibidir, ne zaman ne isteyeceği belli olmaz. Dolayısıyla istek, arzu ve ihtiraslarımızın kurbanı olmamak için aklımızı her şeyden daha ziyade ön plâna çıkartmalıyız.

Necip Abdurrahmanoğlu

8 Ekim 2013 Salı

6 Ekim 2013 Pazar

183.damla


Sevgisinden emin olmak için papatyaların canına kıyanlar,
sevginin merhamet yüklü bir kalpte barınabileceğini bilmiyorlar.
Oysa bunu bilselerdi papatyaların canına bu kadar rahat kıyamazlardı.



Necip Abdurrahmanoğlu


5 Ekim 2013 Cumartesi

182.damla


Eminim ki her kime ölmeden önce ölümün pozunu ver deseydim, sadece gülüp geçerdi yüzüme. İşte ölüm öyle bir şeydir ki sen kapına geldiğine inanmazsın ama o çoktan kapından içeri girmiştir.


181.damla



Sezai Karakoç'u okumadan önce her anne doğum yaptığını sanır. Oysa Karakoç'un imge ve kelime derinliğinin ortaya çıkması daha meşakkatlidir.

25 Eylül 2013 Çarşamba

180.damla


Sana Kıyamam

Oy benim dünyam,
canım,
cananım, 
kadınım,
Sen bugün yine yorgun görünüyorsun;
Anlaşılan ev işleri ağır gelmiş, zorlanıyorsun.

Gözlerindeki ışık solmuş ve
Bu halinle beni öldürüyorsun,
Ah yarim, dudakların kurumuş,
Sen bana annemin çilesini andırıyorsun.

Gel yarim, dizlerime otur ki
Senin kurbanın olayım,
Oy yarim, sana kıyamam
Gel bir buseyle yorgunluğunu alayım.

26.09.2013 Yenibosna
Necip Abdurrahmanoğlu

13 Eylül 2013 Cuma

179. damla



Kalbini ve vicdanını her şeyin merkezine koyarsan senin nerede olduğunun hiçbir önemi kalmaz.


Necip Abdurrahmanoğlu