Klasik felsefeye göre insan düşünen bir varlıktır. Bu tanımlamaya
göre bakacak olursak zihinsel engelliler ve akıl hastaları insan
değildir. Ya da normal olarak dünyaya gelen ve bir süre düşünme şansı
bulan ve bir anda akli dengesini kaybeden varlıklar insanlık vasfını
yitirerek farklı bir yaratık olurlar. Oysa insan, her şeyden önce canlı
bir varlıktır. Çünkü hiçbir insan doğar doğmaz düşünme, düşündüğünü
ifade etme; algılama, algıladığını izah etme yetisine sahip değildir.
Öyle ki insan ancak belli bir evreden sonra düşünme yetisine sahip
olmaya başlar. Dolayısıyla her şeyden önce o, cismani olarak ‘insan’
kavramını bir libas gibi üzerine giyinir ve daha sonra insanlık
vasıflarına göre değerlendirilmeye tabi tutulur. Bu nedenle daha dünyaya
gelmeden yüce yaratıcı tarafından bu kavramla şereflendirilen varlığa,
bazı hakları daha anne karnındayken kendisine teslim edilir.
Klasik felsefe penceresinden baktığımız zaman ise birine insan
diyebilmek ve haklarını teslim etmek için onun düşündüğünden emin olmak
gerekir. Dolayısıyla anne karnındayken koca dayağından ya da farklı bir
şiddete maruz kalma sonucunda hayatını kaybeden bir varlığın hesabının
sorulması abesle iştigaldir. Çünkü o henüz düşünen bir varlık, yani
insan değildir!
Ayrıca insanın düşünen bir varlık olduğunu söyleyebilmek için klasik
felsefeyi referans göstermeye de gerek yoktur. Çünkü klasik felsefenin
bu tanımlamayı yapmasıyla, insanın düşünen bir varlık olduğu gerçeği
meşrulaşmamıştır.
Şurası su götürmez bir gerçek ki şayet insan olduğumuzu sandığımız
biz, yani hepimiz, gerçekten insan olabilseydik Afrika’da akbabalar bir
insan daha ölecek diye ellerini ovuşturmaz ve hayata tutunmak adına son
umutlarını yitiren yavruların başında nöbet tutmazdı. Ya da biz
gerçekten insan olabilseydik, dünyada onca katliam ve zulüm yaşanmazdı.
Irak perişan bir sokak dilencisine benzemez, kadınlarına kızlarına
tecavüz edilmezdi. Suriye ağır bombardımanlarla kıyametini erken
yaşamazdı; en kestirmeden bakacak olursak bu ülkede 40 yıldır boş yere
kardeş kanı akmaz, binlerce anne evladının hiç uğruna ölümüne şahit
olmazdı. İnsan olamadığımıza dair yazacak çok şey var aslında…
Velhasılı kelam; “Düşünüyorum, öyleyse insan değiliz…”