26 Mart 2015 Perşembe

200. damla


Doğalgazsız evin oyuncaksız çocuklarıydık;
Üstümüz ya tezek kokardı,
Ya da büsbütün duman...

Necip Abdurrahmanoğlu

199. damla



Yüreğin varsa toprağına sevgi ek, aşk yeşersin...

Necip Abdurrahmanoğlu

10 Mart 2015 Salı

198. damla

Gün olur sen olurum gönlüm sükunet bahçesi, 
Gün olur ben ölürüm gönlün bir çocuk bahçesi...

Necip Abdurrahmanoğlu
                                      

4 Mart 2015 Çarşamba

197.damla



Düşünüyorum, öyleyse insan değiliz!

Klasik felsefeye göre insan düşünen bir varlıktır. Bu tanımlamaya göre bakacak olursak zihinsel engelliler ve akıl hastaları insan değildir. Ya da normal olarak dünyaya gelen ve bir süre düşünme şansı bulan ve bir anda akli dengesini kaybeden varlıklar insanlık vasfını yitirerek farklı bir yaratık olurlar. Oysa insan, her şeyden önce canlı bir varlıktır. Çünkü hiçbir insan doğar doğmaz düşünme, düşündüğünü ifade etme; algılama, algıladığını izah etme yetisine sahip değildir. Öyle ki insan ancak belli bir evreden sonra düşünme yetisine sahip olmaya başlar. Dolayısıyla her şeyden önce o, cismani olarak ‘insan’ kavramını bir libas gibi üzerine giyinir ve daha sonra insanlık vasıflarına göre değerlendirilmeye tabi tutulur. Bu nedenle daha dünyaya gelmeden yüce yaratıcı tarafından bu kavramla şereflendirilen varlığa, bazı hakları daha anne karnındayken kendisine teslim edilir.


Klasik felsefe penceresinden baktığımız zaman ise birine insan diyebilmek ve haklarını teslim etmek için onun düşündüğünden emin olmak gerekir. Dolayısıyla anne karnındayken koca dayağından ya da farklı bir şiddete maruz kalma sonucunda hayatını kaybeden bir varlığın hesabının sorulması abesle iştigaldir. Çünkü o henüz düşünen bir varlık, yani insan değildir!


Ayrıca insanın düşünen bir varlık olduğunu söyleyebilmek için klasik felsefeyi referans göstermeye de gerek yoktur. Çünkü klasik felsefenin bu tanımlamayı yapmasıyla, insanın düşünen bir varlık olduğu gerçeği meşrulaşmamıştır.


Şurası su götürmez bir gerçek ki şayet insan olduğumuzu sandığımız biz, yani hepimiz, gerçekten insan olabilseydik Afrika’da akbabalar bir insan daha ölecek diye ellerini ovuşturmaz ve hayata tutunmak adına son umutlarını yitiren yavruların başında nöbet tutmazdı. Ya da biz gerçekten insan olabilseydik, dünyada onca katliam ve zulüm yaşanmazdı. Irak perişan bir sokak dilencisine benzemez, kadınlarına kızlarına tecavüz edilmezdi. Suriye ağır bombardımanlarla kıyametini erken yaşamazdı; en kestirmeden bakacak olursak bu ülkede 40 yıldır boş yere kardeş kanı akmaz, binlerce anne evladının hiç uğruna ölümüne şahit olmazdı. İnsan olamadığımıza dair yazacak çok şey var aslında…

Velhasılı kelam; “Düşünüyorum, öyleyse insan değiliz…”


Necip Abdurrahmanoğlu