Bir:
Ağladıktan sonra gülecek miyiz sahi,
Düşecek miyiz düş dünyamızın
Merhamet yükü avuçlarına?
Yoksa barut kokusuna gebe mi ömürlerimiz,
Sahi asit kuyularında oynayarak mı geçecek bebekliğimiz?
İki:
Neyse iki satır tekerleme yazdıktan sonra
Devam ederim derdimi demlemeye:
Üç:
Al satarım,
Bal satarım,
Ustam ölmüş ben satarım;
Büyüyünce sağ yaparım,
Sol yaparım,
Para için vücudumu açarım,
Olmadı üstüne fahişelik yaparım,
Yol kenarlarında etimi satarım.....nokta.
Dört:
Derde devam...
Beş:
Ağlıyorum;
Sefil çelişkilerle sarsılır dünyam,
Hayalimde kar beyazı onurlu hayat,
Realitede pembe diziler,
Otel odaları,
Boşalmak bilmez meyhane ve kerhaneler...
Altı:
Ağlıyorum,
Nerdesin ayak izine kurban olduğum iffet?
Yedi:
Bakıyorum da
Annemin tembihleri aslında birer sabun köpüğüymüş,
Babam aile namusuna fazla düşkünmüş,
Yediveren güllere bile sıçramışken fahişe kokusu
Allah-din-kitap-iman da neyin nesiymiş(!)
Sekiz:
- Düşünüyorum...
Dokuz:
- Fikrimi değiştirdim;
On:
Diyorum ki
Nefretten gelen dil altı köpüğüyle
Ahlaksızın,
Utanmazın,
Namussuzun yüzüne tükürmek elzemdir bazen...
Necip Abdurrahmanoğlu
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder